Arama

1 Eylül 2010 Çarşamba

Bir Garip Transfer Hikayesi


Beşiktaş'ın bu sezon için yaptığı transferler arasından birini sizler için kaleme alacağım. Öncelikle Barcelona'ya transferin'den bahsedelim.


Quaresma'nın gelmesinden sonra söylenilen "2 sene doğru düzgün futbol oynamadı" gibi ifadeler kulaklarımda. Peki, oynamaması kalitesini tartışmamıza yeterli mi? Bu sorunun cevabını da kendimce şu şekilde vereyim; 4 yaşında futbol yaşantısına başlayan bir oyuncu olan "Q7" özellikle "trivela vuruşu" ile ünlü diyebiliriz. Nitekim bu ününü Sporting Portugal'da oynadığı zamanlarda gösterme başarısı göstermişti. 2001-2003 yılları arasında formasını giydiği "Q7" 67 karşılaşmada 13 gol kaydetmişti. Özellikle sürati ve top yeteneği ile zamanın Barcelona hocası şuan itibariylen Galatasaray'ın hocası olan Rijkaard tarafından takıma alınan Quaresma, daha sonra hocası ile yaşadıkları sonucunda "Rijkaard'ın olduğu yerde ben oynamam" diyerek, tekrar memleketine geri döndü.


Ülkesi'nin bir başka büyük kulübü olan Porto'ya transferi Deco + 14milyon euro şeklinde olmuştu. Tekrar ülkesine dönmenin vermiş olduğu mutlulukla, yükselen bir grafik çizen Quaresma, Porto'da geçirdiği 4 sezonda 112 karşılaşmada 32 gol atma başarısı gösterek formunun zirvesine ve Avrupa'nın önemli kulüpleri'nin transfer listesine girmeyi başarmıştı. Nitekim oynadığı 4 sezon boyunca biz futbol severler tarafından da keyifle izlediğimiz Quaresma, Porto forması ile başarıdan başarıya koşmuştur. 2 kez Portekiz'de "yılın futbolcusu" ödülüne layık görülen Quaresma bir yurt dışı macerasına daha adım atmıştır.

Bu sefer yolculuk Milano temsilcisi İnter olmuştur.


İnter'e 18milyon euro + oyuncu transferiyle adından söz ettiren "Portekiz'in Pele'si" aradığı özlediği huzuru ve mutluluğu da bu macerada bulamadı. İnter macerasın'da hocası'nın onu yetenekli bulmasına rağmen, takım disiplinini eksik bulduğunu düşünerek, takımda yer bulamayacağını açıklamıştı. 1 sezon boyunca sadece 24 maça çıkan (çoğu yedek) Quaresma, ardından Şampiyonla Ligi takım kadrosuna da alınmayınca, moral olarak çöküş yaşadı. Ardından transfer dönemi gelip çattığında adı sıkça İngiliz kulüpleriyle anılmaya başlandı. Herkes tarafından Tottenham'ın oyuncuyu çok istediği bilinmesine rağmen, o Londra temsilcisi Chelsea'ye kiralık olarak gitmeyi tercih etti.

Soğuk ülke İngiltere;


Soğuğu gerçekten hissedilir seviyede olan İngiltere macerası ile yeni bir başlangıç yapmak ve oynayacağı futboluyla ısınmak istemişti "Portekiz'in Pele'si". Ama, Portekiz dışına her çıkışında başka bir sorun ve bir başka olumsuzlukla karşılaştı. Zaman'ın "emanet hocası" Hiddink tarafından çok fazla forma şansı bulamayan Quaresma, kiralama süresi'nin dolmasından sonra tekrardan Milano'nun yolunu tuttu.

İnter macerasına yeni bir sayfa açarak başlamak istiyordu. Fakat "nazar" mıdır? bilmiyorum. Bir türlü beklenilen ve kendinin istediği başarıyı yakalayamadı. Luiz Figo'nun 7 numaralı formasıyla Milano'nun çimlerine adım attığı ilk gün zaten üzerinde bir tedirginlik vardı. Bu tedirginlikle çıktığı Milano çimlerinde çok fazla futbol oynama fırsatı olmadı. Sakatlıklar, sakatlıklar... Neredeyse bir sezonu sakatlıklarla uğraşmak zorunda geçiren Quaresma, İnter'in "Şampiyonlar Ligi Şampiyonu" olduğu sene de sadece 9 kez forma şansı bulabilmişti. Ama neticede takımın sözleşmeli bir oyuncusu olduğu için; ülkemize bu apoleti taşıyarak gelebilme başarısı gösterdi.

Şimdi yolculuk, Türkiye...


Herkes'in şaşıran gözlerle izlediği Beşiktaş İnönü Stadyumun'da ki müthiş karşılama töreni ile "Q7" siyah-beyazlı takımın bir parçası olmuştu. Her transferde özellikle bu tip sorunlar boğuşan bir oyuncu transferinde herkesin aklında bazı soru işaretleri'nin olması gayet normal karşılanmalıdır. Belki de Quaresma, "bu sefer olacak mı?" diye kendi kendine sormuştur. Ama şuana kadar Beşiktaş forması ile oynadığı karşılaşmalarda gözlemlediğim kadarıyla, her karşılaşma sonunda üzerine ekleyerek, yükselen bir grafik gösteriyor. Hatırlarsınız ki ülkemize "UEFA Şampiyonluğu" yaşatmış Galatasaray'ın lider oyuncusu "George Hagi'de" bitik bir şekilde gelmişti. Yani artık yaşını almış ve sorunları olarak ülkemize ayak basarak, bu ülke'nin bir takımı'nın Avrupa'da başarılı olmasında ki en büyük pay sahibiydi. Quaresma'dan bir "Karpatların Maradonası" olabilir mi? bunu hep birlikte izleyerek ve gözlemleyere karar vereceğiz.

Hoşgeldin "Portekiz'in Pelesi"...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...