Arama

9 Mart 2011 Çarşamba

Barcelona 3-1 Arsenal 08/03/2011


Dün herkesin beklediği bir sonuç ortaya çıktı. Tabi ki, "Kraliyet" yanlıları alınan bu skora üzüntüyle bakmışlardır. Ama, Barcelona sabırla ve kalitesiyle sahadan Messi'nin 2 golü ve Xavi'in bir golüyle 3-1 galip ayrılarak, 18 Mart'da çekilecek kura da rakibini beklemeye geçti.

Karşılaşma öncesi, Barcelona'da ki defansın iki stoperi Pique ve Puyol bu karşılaşmada en önemli eksiklerdi. Bu iki önemli oyuncunun olmayışı defans hattında sıkıntı yaratabilir düşünceleri hakimdi. Ama, yerlerine oynayan Busquets ve Abidal işlerini layıkıyla yerine getirdiler. Arsenal takımında ise, Alex Song ve Walcott Camp Nou'da oynamayacak isimlerdi. Bu oyuncuların yokluğunda Wenger'in Diaby ve Rosicky tercihleri vardı sahada. Pep'in Wilshere hakkında ki açıklamaları ve buna cevap veren Wenger'in açıklamalarıyla biraz daha gergin bir ortam oluşmuş oldu. Fakat, Barcelona'nın ilk karşılaşmada almış olduğu mağlubiyet ve 1-0'lık galibiyetin bile kendilerine yetiyor olması daha durgun ve kontrolü üst seviyede tutan bir oyun oynamasına sebep oldu.

Karşılaşmaya her zaman ki baskın ve hızlı şekilde başlayan taraf Barcelona takımıydı. Oyunu domine eden yapılarıyla rakibi karşısında ilk yarıda neredeyse topu göstermediler. İlk yarıda Xavi ve İniesta'nın önderliğinde gol yollarını açmaya çalışan Barcelona takımı, defans kurgusunu da orta sahaya yakın tutarak, Arsenal takımının ileri çıkmasını engellemeye çalıştı. Defansın arkasına atılacak toplarla gol arayan Barcelona takımı, Villa, Pedro ve Messi ile ilk dakikadan itibaren rakip kalede etkili olmaya başladı. Arsenal takımı her nekadar direnmek istese de karşısında üşenmeden ve sıkılmadan pas yapan, sabırla gol arayan bir takım vardı. Emirates de oynanılan karşılaşmada da hızlı hücumlara çıkarak gol arayan Arsenal takımı bu karşılaşmada da bunu yapmak istedi. Fakat, Barcelona takımının rakip sahada ki pres yapması, Arsenal takımının ilk yarıda oyun anlayışını bozmaya yetti. İlk yarıda Barcelona, Pedro, Villa ve Adriano'nun direkten dönen toplarıyla bir türlü şansını kıramıyordu. Fakat, ilk yarıda Arsenal kalecisi Szczesny'nin Alves'in frikik atışında ilginç bir şekilde sakatlanması sonucu oyunun ilk yarısına eklenen uzatmaları Barcelona takımı fırsata çevirdi. İniesta'nın müthiş ara pasında Messi kalecinin üzerinden aşırtarak yaptığı çalımı ve son vuruşu Barcelona takımını ikinci yarıya daha da bir moralli çıkmasını sağladı. İlk yarı sonunda Barcelona'nın %70'e %30 topa sahip olması ve 320 pasına karşılık Arsenal'in 96 pasla karşılık vermesi de ilk yarıda Barcelona'nın ne kadar baskın oynadığının göstergesiydi.

İkinci yarıda Barcelona'dan, alışıla gelmiş futbolunu sahaya yansıtarak rakibi karşısında ikinci golü bulmasını bekliyorduk. İkinci yarıda da baskılı futbollarını rakip sahaya yığılmış bir futbolla başladılar. Fakat, hiç beklenmedik bir anda Nasri'nin kullandığı köşe vuruşunda Busquets'in ters kafa vuruşuyla Camp Nou'da bir anda sessizlik oluştu. Skorun 1-1'e gelmesinden sonra Barcelona'nın turu geçebilmesi için 2 gol bulması gerekiyordu. Arsenal'in skoru 1-1'e getirmesinin ardından biraz daha moral kazanacağını ve Barcelona'nın da stres altında neler yapacağını düşünmeye başladık. Ama, Barcelona şuan da Dünya'nın en iyi takımı olduğunu ispatlarcasına futbolunu ve rakip kalede gol arayışlarına devam etti. Bu dakikalarda bana göre maçın kopma anlarından biri de R.Van Persie'nin ofsayt düdüğünden sonra topa vurarak, ikinci sarı karttan oyun dışı kalmasıydı. Van Persie'nin hakeme yaptığı açıklamada tribünleri göstererek, "bu kadar seyircinin arasında düdüğü nasıl duyabilirim!" ifadesi de bana göre haklı sayılabilecek bir durumdu. Kırmızı kartın ardından Barcelona takımı iyice rahatlamış ve moral kazanmıştı. Rakip kaleye daha fazla gitmeye başlayan Barcelona takımı Villa ile iki, Messi ve Alves ile net fırsatlardan yararlanamadı.

Artık, Barcelona takımı için gol dakikaları geliyordu. Xavi'nin önderliğin de gelişen atak da Xavi'nin duvar olarak kullandığı İniesta'nın pasında kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda Barcelona'yı 2-1 öne geçiren golü kaydetti. Bu golden sonra Arsenal takımı 10 kişi kalmış olmanın verdiği dezavantaj ve 2-1 yenik durumda olmanın vermiş olduğu demoralize ile 2 dakika sonra Pedro'nun Koscielny tarafından yerde kaldığı pozisyonla rakibine bir penaltı kazandırdı. Messi'nin kaleciyi bile yerinde bırakan penaltı atışıyla Barcelona takımı 3-1'e getirmiş ve iyice rahatlamıştı. İyice moralleri bozulan Arsenal takımı için bir mucize gerekiyordu. Barcelona'nın maç boyunca kullandığı Alves'in kanatı adeta koridor olmuştu. Sol bek Clichy'nin durduramadığı ve Wenger'in de bir çare olamadığı Alves'in kanatında ki boşlukları Barcelona takımı 3-1'den sonra daha fazla kullanmaya başladı. Alves, Adriano ve Messi ile kaleci Almunia'yı bir türlü geçemediler. Arsenal takımı için sahanın en iyisi olarak kaleci Almunia'yı söylemek yanlış olmaz sanırım! Maçın son anlarında Arsenal takımının Bendtner ile yakaladığı karşı karşıya pozisyonda araya giren Mascherano tur'un Arsenal takımına gitmemesi için sakatlanma pahasına bir müdehale de bulundu.

Bu pozisyonda gol olması halinde ya da Bendtner yerine daha çabuk ve son vuruşu daha etkili bir oyuncunun olması belki de dün geceyi Barcelona takımı için kabusa çevirebilirdi. Pozisyonda ağır kalan ve Mascherano'nun müdehalesine maruz kalan Bendtner takımı adına çok önemli fırsatı değerlendiremedi. O pozisyonda bile kaleye şut atamayan Arsenal takımı dün ki karşılaşmayı şut çekmeden tamamlamış oldu. Barcelona takımı ise dün akşam, pas trafiği ve ara paslarının dışında en önemlisi, pres konusunda ne kadar fazla yol ilerlediklerini gösterdiler. Arsenal takımının 5-6 pas yapmadan kazanılan toplarla Barcelona takımı rakibine hiç nefes aldırmadı. Maç sonunda zaten istatistikler de her şeyi ispatlıyordu.

"Barcelona %68 - %32 Arsenal 
Barcelona 20 şut - 0 şut Arsenal 
Barcelona 850 pas da 768 olumlu pas - 263 pas da 191 olumlu pas Arsenal 
Barcelona %90 pas yüzdesi - %72 pas yüzdesi Arsenal 
Barcelona yaptığı faul 8 - 19 yaptığı faul Arsenal "

Ayrıca Barcelona takımında en fazla ve olumlu pas yapan oyuncu kaptan Xavi (120/133 %90,2) oldu. En yüksek pas yüzdesine ise, Eric Abidal (76/79 %96,2) oldu. Arsenal takımında ise, en fazla olumlu pası 20 yaşında ki Jack Wilshare (26/33 %78,8) oldu. Arsenal de pas yüzdesi en yüksek isim ise, Alex Song'un yokluğunda forma giyen Fransız Diaby (21/24 %87,5) oldu. Bazen istatistikler yanıltıcı olabiliyor. Arsenal'in kendi sahasında Fenerbahçe ile oynadığı karşılaşmada ki topla oynama yüzdesini hatırlarsak, topa sahip olma değil onu skora yansıtmanın önemli olduğunu söylemek mümkün. %80'ler de o karşılaşmada oynayan Arsenal, Fenerbahçe ile 0-0 berabere kalmıştı. Fakat, iş istatistik denildiği zaman Barcelona'nın çok daha başarılı olduğunu ve işini layıkıyla yerine getirdiğini söyleyebiliriz.

Barcelona artık, 18 Mart'da ki kura çekiminde rakibini bekleyecek. Pep'in maç sonu yaptığı açıklamada Shakthar'ı diğer takımlardan ayrı tutarak onları istemediğini belirtti. Lucescu'nun da Roma'yı "eze eze" geçmesini kutlamak gerekir. Rakip sahada atılmış 3 gol ve sahasında attığı 3 golle Roma'yı İtalya'ya geri göndererek, yarı final için mücadele etmeye hak kazandılar. Umarım bu iki takım çeyrek finalde değil de bir sonra ki turda karşı karşıya gelir. Son olarak da Barcelona'nın Wembley'de ki final de sahada olmasını temenni ederek yazımızı tamamlayalım.

Twitter adresinden ulaşabilirsiniz: http://twitter.com/#!/Beturka

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...