Dün akşam Kadıköy'de oynanılan büyük müsabaka da bir taraf için şampiyonluk yarışında rahat nefes alma, diğer taraf için de şampiyonluk! şansını sürdürebilme mücadelesi oldu. Kaybeden Fenerbahçe olsaydı Aykut hoca ve yönetim açısından hiç de iyi olmayacak sonlar bekleniyordu. Kazanan Trabzonspor olsaydı, yıllar sonra özlemini çektikleri şampiyonluk için çok büyük avantaj bekleniyordu. Maç sonunda bu beklentilerin/durumların aksine tam tersi durumlar oluştu.
Fenerbahçe belki de sezonu kurtarabilecek bir futbol koydu ortaya. Maç öncesi bir çok Fenerbahçe'li arkadaşımın çok fazla beklentisinin olmayışı ve Ayku Kocaman karşıtı olmaları beni üzdü diyebilirim. Bu tür karşılaşmalarda sezonun tüm futbolu ortaya konulur. Atmosferi, antrenmanları, konuşmaları ve seyircisiyle farklı bir havada oynanılır. Ama, daha maça bir kaç saat kala olumsuz düşünceler benim de aklımda soru işaretleri oluşturmaya yetti. Nitekim, Trabzonspor'un sezonun ilk yarısında oynadığı futbolu göz önüne getirdiğimiz de Fenerbahçe'yi fazlasıyla zorlanacağını düşünmekteydim. Fakat, karşılaşma düdüğüyle birlikte saldıran, rakibini ısıran ve golü düşünen bir Fenerbahçe vardı sahada. Trabzonspor'un ilk dakikadan itibaren bu baskıyla şaşırdığını ve bocaladığı ortadaydı. Golün geleceği belliydi! Neticesinde kaptan Alex'in kullandığı köşe vuruşunda golcü defans oyuncusu Lugano'nun formasından çekilmesine rağmen inatla devam ettirdiği pozisyon golle sonuçlandı. Golü bulduktan sonra Fenerbahçe'nin geri çekilerek kontra atakla gol aradığı dakikalarda zaman zaman Trabzonspor etkili gelmeye başladı.
Ama karşılaşmada ki ilk pozisyonlarını maçın 30. dakikasında Burak'ın ortasında Umut Bulut'un cılız şutuyla buldular. 30. dakikaya kadar pozisyon bulamaması Trabzonspor için sürpriz olmuş olsa da benim açımdan da bir okadar şaşırtıcıydı. Fenerbahçe bu dakikalarda bulduğu ikinci golle iyice rahatlamıştı. Gol de Trabzonspor'un sol kanatının ne kadar zayıf olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu. Hatta defansif kanat oyuncularının zaafları ortaya çıktı. Daha bir kaç gün önce FİYAPI İnönü stadında Beşiktaş takımından Niangın attığı golün aynısını yemişlerdi. Şimdi golün öncesinden bahsedenler olacak. Haklılar... Hem de sonuna kadar. Emre'nin Jaja'ya yaptığı pozisyon net bir faul. Fakat, Bünyamin Gezer'in hiç de avantaj olmayan pozisyonu devam ettirerek, Fenerbahçe'nin bulduğu hızlı hücum golünü göz ardı edemeyiz. Dün akşam Bünyamin Gezer için iyi bir gece de olmadı. Maçı elinden kaçıran ve davranışlarıyla da iyi niyetli oyuncuların bile çileden çıkmasına sebebiyet vermiştir. Her ne olursa olsun, Fenerbahçe'nin ilk yarıda ki temposuyla Trabzonspor karşısında ki öne geçmesini başka bir unsurla geçiştiremeyiz.
İkinci yarı başlarken, Trabzonspor'un bir gol bulması halinde maçın çok daha zevkli ve daha çekişmeli geçeceğini bekliyordum. Nitekim, Selçuk'un orta sahada yaptığı faul sonucunda 10 kişi kalan Fenerbahçe karşısında Trabzonspor'un şansı daha da artmıştı. Çok fazla faulün olduğu ve çok fazla duran karşılaşma oyuncuların da oyundan soğumasına neden oldu. Trabzonspor orta sahasında bir şeyler yapmaya çalışan Selçuk'a Colman'ın da yardımcı olmasını beklerken, Jaja aldığı topları iyi kullanarak rakip kalede tehlikeli olabilmeye çalışıyordu. Bana göre de Trabzonspor açısından sahanın en iyisi Jaja'ydı. Oyun içerisinde Burak'ın çok fazla varlık gösterememesine Şenol hoca çok fazla dayandı. Aslına bakarsanız, yazının başında belirtmem gereken bir konu vardı. Sakatlığı tam iyileşmeden sahaya sürülen Egemen'in daha maçın başında sakatlanarak yerini yine sakatlıktan yeni çıkmış Glowacki'ye devretmesi bana göre Trabzonspor açısından handikaptı. Glowacki'nin 2 dakika içinde gördüğü iki sarı kartla oyun dışı kalması Fenerbahçe açısından dengeyi sağlaması için büyük bir avantaj sağladı.
Fenerbahçe için ise, sahanın en iyi oyuncusunu belirleyecek olursak, bana göre Mehmet Topuz diyebilirim. Sahanın her yerinde Topuz vardı. Aslında ondan geldiğinden beri beklenen performans dün oynadığı karşılaşmada ki performansıydı. Ama, o biraz daha geri planda kalarak, belki de tam olarak performansını sahaya yansıtamıyordu. Dün akşam Selçuk'un gördüğü kırmızı kart sonunda orta alanda biraz daha oynama fırsatı bulan Topuz, Emre'nin de yükünü hafifleterek, Fenerbahçe'nin ileriye çıkışlarında fazlasıyla yardımcı oldu. İkinci yarı da Dia ile sağ kanatta etkili olmaya çalışan Fenerbahçe'nin rakip kaleye çok fazla gitmektense karşılaşmayı galibiyetle tamamla arzusu biraz olsun geriye çekilmesine neden oldu. Trabzonspor'un daha çok fazla topa sahip olduğu ikinci yarıda Trabzonspor'un tek tehlikeli pozisyonu Selçuk'un kullandığı serbest vuruşta son anda topa dokunan Volka'nın topu dışarı attığı pozisyondu. Onun dışında Trabzonspor'u ilk defa bu kadar kısıtlı oynayan ve Fenerbahçe'yi de ilk defa bu kadar istekli gördüm diyebilirim.
Fenerbahçe'nin mükemmel oynadığını söylemek mümkün değil. Bu oyunlarını süreklilik haline getirmelerini de umut etmiyorum. Ama, istekli, arzulu ve rakibini ısıran futbollarını Manisaspor deplasmanında da göstermeleri, ligin tüm dengelerini alt/üst edebilir. Neticesinde Trabzonspor için hiç bir şey bitmiş değil. Sadece Kadıköy de 3 puan bıraktılar. Haftaya oynayacakları içerde ki Bursaspor maçında kazanmaları halinde, şampiyonluk şansı olan bir rakiplerini saf dışı ya da uzaklaştırma fırsatları var. Ama, Fenerbahçe için Manisaspor maçı Trabzonspor maçından çok daha önemli. O karşılaşmada alınacak 3 puan, bu karşılaşma da alınan 3 puanı çok daha önemli bir hale getirecek.
Maç öncesinde söylenenler, yaşananlar bir kenara dün ki karşılaşmada alınan sonuçla bu ligin daha yeni başladığını ve şampiyonluk için biz futbol severler için doyasıya bir rekabetin olacağı gösterildi. Umarım, fair-play çerçevesinde bu yarış da rakiplerin birbirlerine olan saygılarını kaybetmemesi ve hak edenin şampiyonluğa yürüyeceği karşılaşmalar izleriz. Dün için hem Fenerbahçe cephesine hem de Trabzonspor cephesine teşekkürlerimi iletiyorum.
Sloganımız... Spor Toto Süper Lig hiç bitmesin!
Takip edin:http://twitter.com/#!/Beturka
Takip edin:http://twitter.com/#!/Beturka
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder